SUZAN HANIMIN TERLİĞİ/ SABUHA ÇELİK

Köşe başında otururdu Suzan hanım.Beyi dünyadan göçeli uzun seneler olmuştu. Çocukları torunları vardı elbet , sık sık ta ziyaretine geliyorlardı.Her gelişlerinde bizimle birlikte gel, tek başına hayatı omuzlama, deseler de; Suzan hanım eşiyle bir ömür biriktirdiği anılarını , Her köşesi sevgi dolu yuvalarını bırakıp gitmekten yana değildi.

Kararlı ve titreyen ses tonuyla çocuklarına; ben evimden anılarımdan nefesim bu dünya da bittiği zaman ayrılırım dedi ve gülümsedi. O gün geldiğinde eşime tekrar kavuşacağım, o zamana kadar bu evde yaşayacağım diyerek konuyu kapattı. Elli sene aynı pencereden bakmış, aynı kapıdan çıkıp fırından bir somun ekmek almıştı.Yine de anılarını bırakıp evinden ayrılmamıştı.Zaman karşısında beli bükülse de ,bastonu bedenine destek yaparak yürüse de fikrinden asla vazgeçmemişti. Çocukları ve torunları akşama doğru kendi yaşantılarına gitmek için evden ayrıldılar. Suzan hanım hava kararmadan bahçedeki kuyuya yaklaştı tulumbanın demir kolunu aşağı yukarı bir iki sefer indirdi.Akan suyla ibriğini doldurdu.Bastonunu kendine destek yaparak ayağa kalktı.Su dolu ibriğini yanına alarak kendine huzur veren evine girdi. Duvar da asılı olan Ahmet Bey in resmine; beyim akşam ezanı okunmak üzere ibriğe suyunu doldurdum haydi gel abdestini al diye mırıldandı.

Evin içi tozluydu.Ama anıları hala ışıl ışıldı.

Suzan hanım bastonuyla pencere önüne ilerledi ve sallanan sandalyesine oturdu. Önce derin bir nefes verdi. Sonra başına örttüğü beyaz uzun örtüsünü düzeltti.Namazını kıldı. Selam verdikten sonra Allah kabul etsin Ahmet bey diyerek beyine ait köstekli saati titreyen elleriyle kalbine götürdü.

Zaman bir gün benim içinde duracak.

Şimdi sen bensiz ben sensiz dedi ve sokak lambasının cama yansıyan görüntüsüyle uykuya daldı.

Ve ertesi gün uyanmadı…

İşte bir çift terliğin hikayesi böylelikle başlamış oldu.

Suzan hanım senelerce hasretini çektiği beyinin yanına defnedildi.Cenaze katılımı oldukça kalabalıktı.

Çocukları  gelen herkesi Suzan hanım ‘ın evinde ağırladı.Kuran-ı Kerim okundu.Etli pide ve ayran dağıtıldı her gelene, hatta sokak kapısı önünden geçenlere bile.

Suzan hanım’ın kızı Ayşe koliden ayranları çıkartırken halıya bir şişe ayran döküldü.

Eline hemen bir bez aldı hem halıyı sildi hemde de gözyaşlarını.

Kendini toparladı derin bir nefes aldı ve misafirlere ikramda bulunmaya devam etti.Gelip geçerken ayakları ıslanınca ev terliği aramaya başladı.Ortada terlik falan yoktu. Sağa sola heryere baktı yoktu.Gelen misafirin ayağından da terliği istemek olmaz diye düşünürken Suzan hanımın yatak odasına gitti.Oda buram buram annesi kokuyordu.Ayşe’nin annesine duyduğu özlem  katmerlendi. Ah be anacığım diye iç geçirirken kapağı aralık kalmış dolabın içine gözü takıldı.Kapağı araladı .Sonunda bir çit terlik bulabildim diyerek dolabın dibinde yan yana duran terlikleri ayağına geçiriverdi. 

Ayşe hızlıca mutfağa yönelirken terliklerin sevinç çığlıklarını duyan olmadı. Terlikler rutubet kokan karanlık dolap içinden çıktıkları için o kadar mutluydular ki neden dolap köşesinde senelerdir kaldıklarını unutuverdiler. Günün sonunda Ayşe terlikleri kenara çıkartıp sedire ayaklarını uzatınca;

Bir çift terlik başladı kendi arasında konuşmaya;

  • Biri diğerine ıyyyy ne kadar da tozlusun diyordu..
  • Diğeri sen kendine baksana üzerinde çiçeklerin renkleri solmuş, benim güzelliğim göz kamaştırırken sen hep ikinci plandasın diyordu.

Diyordu ama onları etrafta duyan duymayı bırak önemseyen bile yoktu. 

Kendi kendilerine didişip duruyorlardı.

Ayşe günün sonunda evi toparladı ortalıkta bulunan çöpleri poşete koydu poşetle birlikte sokak kapısından çıktı.

Çöpü attıktan sonra bir iki adım ilerledi ve durdu.Geri hızlı adımlarla dönüp tekrar Suzan hanımın evinin kapısını açtı.Dolabında sakladığına göre kesin terliklerine önem veriyordun diyerek bir çift terliği poşete koyarak evden ayrıldı.Kendi evine ulaştığında kapıda onu kızı bekliyordu.  Sevinçle sarıldı kızı.

 Çok uslu durdum ben bugün, bana ne getirdin diye sorduğunda Ayşe önce duraksadı. Çünkü o kadar yoğun ve yorgun geçmişti ki günü, kızına o çok sevdiği düdüklü şekerden almak aklına bile gelmemişti.

Şeyy şey derken Suzan hanımın terlikleri geldi aklına .Güzel kızım ananenin terliklerini getirdim sana diyiverdi.

Kızı sevinçle hani nerede diye sordu?

Ayşe al bakalım diyerek terlikleri poşetten çıkarttı.

Kızı hemen terlikleri giyip evin içinde koşmaya başladı. Terlikler birbirlerine beni daha çok sevdi seni hiç sevmedi diye söyleniyorlardı. O kadar kibirliydiler ki seneler sonra dolap içinden kurtulup ortalıklarda dolaşmanın keyfini çıkartamıyorlardı. 

Ayşe kızına yatma vaktini hatırlattığı an kızı terlikleri çıkartıp yatağına uzandı .Çok geçmeden de uyudu .Evde bulunan herkes uyudu tek uyumayan huysuz bir çift terlik oldu.

  • Biri diğerine senden nefret ediyorum benim yanımdan defol git diyor.
  • Diğeri asıl sen defol  hemde seni asla göremeyeceğim bir yere git,  hem tozlusun hem eskisin hem de rengin solmuş diye sabaha kadar hiç durmadan söylendi. 

O kadar incitmiş o kadar ağır konuşmuş ki; artık dönüşü olmayan cümleler ile iki terlik birbirine iyice bilenmişti. Birbirlerine olan nefretleri her cümlede iki kat artmıştı. 

Sabah Ayşe kızına kalkması için seslendiğinde, Kızı gözünü açar açmaz terlikleri takmıştı ayağına, ayağına büyük gelen terlikleri sürüye sürüye masaya oturdu Kahvaltısını yaptıktan sonra Ayşe kızına okula geç kalmayı istemeyiz değil mi? Onun için  terlikleri çıkartıp ayakkabılarını giymelisin dedi. 

Ayşe geç kalıyoruz hadi ama diyince kızı terlikleri ayağından fırlatıverdi. Terliklerden biri koltuğun altına, Diğeri ise kapının kenarına.

Kibrin ayrığı göz kamaştırıyordu.

 Nihayet iki terlik farklı yerlerde birbirlerini görmeden yaşacaklardı.

Akşam kızı kapı önündeki terliği ayağına giydi. Fakat diğer teki ortalıklarda yoktu.  ağlayarak terliğimin teki nerde? Onu  bulamıyorum anne diye bağırıyordu.Ayağa giyilen terlik o kadar mutluydu ki mest oluyordu .

  • Ben daha güzelim onun için beni giydi ben daha rahatım benim renklerim daha canlı ben ben ben…

Sürekli ben derken biz olmayı birlik olmayı unutmuştu. Ayşe ağlayan kızına, ağlama  buluruz terliğin eşini diyordu ama evde bakmadıkları yer kalmamıştı. Bir türlü bulamamışlardı. Küçük kız güzel yürüyemiyorum anne bununla diyip ayağından terliği fırlatıp kenara atıverdi.

O zaman terlik anlamış ki tek başına bir hiçti. Diğer eşi olmadan asla bir bütün  olamayacağını nihayet anlamıştı.  Akşamdan sabaha diğer tekine söylemediği hakaret kalmadığı aklına gelince kahroldu. Ben ne yaptım diye üzgün bir şekilde beklerken küçük kız diğer terliği bulmuştu .Anne buldum terliğin eşini şimdi ikisinide ayağıma giyip çok güzel yürüyebilirim diyordu. Terlikler yan yana geldiğinde biri diğerinden özür diledi. 

  • Biri biz ikimiz birlikteyken bir işe yarıyoruz demiş ve eklemiş.
  • Seni çok seviyorum

Birbirlerini affeden bir çift terlik çok mutlu olmuşlar. Mutlu oldukça terliklerin çiçekleri canlı renklere dönüşüvermiş. Üzerlerinin tozu bir anda kaybolmuş.Bir daha hiç ayrılmayalım diye söz vermişler birbirlerine. 

  • Biri diğerine hatırlasana  dolap içinde senelerce bekledik.Tam özgürlüğümüze kavuştuk derken yine birbirimizi beğenmedik demiş.
  • Diğeri çok haklısın demiş. 

Suzan hanım terliklerin bencil olduğunu yaşarken anlamış .Ne zaman terlikleri ayağına giyse hep fısıltılar işitir terlikleri hiçbir zaman bıraktığı yerde bulamazmış. Suzan hanım biz Ahmet Bey’le bir gün bile sesimizi yükselterek konuşmadık. Hoşgörü saygı sevgi evimizin ışığı oldu .Birbirimize aynı karyolada bile sırtımızı dönmedik. Ama siz demekki birbirinizi sevmiyorsunuz önce birbirinizi sevin demiş ve  onları seneler evvel dolap içinde muhafaza etmeye karar vermiş. Aralarda çıkartıyormuş ama değişen bir şey olmadığı için tekrar dolaba kaldırıyormuş.Seneler geçince de terlikleri unutmuş.

Suzan hanımın terlikleri karanlıkta geçen anlamsız senelerine bir anlam yüklemiş.Nihayet ayrı olamayacakları idrak etmişler.

Şimdi ise iki terlik sen bana yaklaş, ben sana yaklaşayım  iğne iplikle birbirimizi dikelim bir daha hiç ayrılmayalım diye fısıldaşıyorlardı…

Sevgi de ayarında saygı da ayarında

Hayat ayarında…..

Sabuha Çelik

Kasım2021